Gaipten ses

Tabak üzerinde bir dilim ekmek… Kenarından hızla geçen karınca… Fıstık ezmesine daldırılmış bıçak dilime indi. Yüzeye sürülen ezme… Başka bir dilim, ezmelinin üzerine kapatıldı. Takım elbise giymiş orta yaşlı adam sandviçini alıp mutfaktan çıktı. Kapı eşiğinde ayakkabılarını giyerken kadın arkasından seslendi. “Her akşam fazla mesaiye kaldığın yetmiyormuş gibi şimdi de hafta sonu işe gidiyorsun. Tatile çıkalım artık, bunaldım.” Adam sandviçinden bir parça ısırdı. Merdivenlerden inen çocukların gürültü patırtıları, gülüşmeleri… Parçayı ağzında yuvarladı, “faturalar, taksitler…” deyip kapıyı çekerken kadın bağırdı, “sesimi duymuyorsun, sesimi!” Kapının mekanik çarpma sesi… Kadın irkildi. Hoplayan gözler… Yaşardı. Hızla salona geçip telefonu aldı. “Anne dayanamıyorum artık. Konuştuk ama, küçük bir valiz hazırlayıp geliyorum.”

*

Taşlı bahçe yolu… Karınca yuvasının kumdan ağzının çevresine yayılmış koloni… Muazzam bir hareketlilik… Taşınan böcekler, kırıntılar, bitki parçaları… Apartman kapısı açıldı. Adam elinde sandviç dışarı çıktı. Isıra ısıra yürürken sandviçten büyük bir parça koptu. Karınca kolonisi… Yukarıdan aşağıya düşen parça… ‘ŞAAAP’ Ekmeğin etrafına saçılan ezme… Adam eğildi. Ezmeye değen parmak uçları… Koloni adamın ilgisini çekti. Yaklaştı, yaklaştı… Bir birlerini çiğneyen karıncalar… Adamın gülümseyen yüzü… Göz bebeklerinde beliren ofis ortamı… Koşturmaca… Sıkışık masalar… Tuş tıkırtıları… Tartışma sesleri… Kızaran yüzler… Şeker parçasını yuva ağzından sokmaya çalışan, çalışırken düşen, ezilen karıncalar… Adamın alnında büyüyen ter damlaları… Karıncaları takip ederken mekik dokuyan göz bebekleri… Adam kravatını gevşetti. Hızla çarpan kalbi… Ağustos böceğinin sesi… Başını kaldırıp sesin geldiği yönü anlamaya çalıştı. “Gündüz vakti,” deyip ayağa kalktı, sese doğru yürüdü. Yaklaştıkça ses yükseldi, kalbi yavaşladı. Ayağı çimenler arasındaki bir şeye çarptı. Aşağıya baktı. Oyuncak bir uçak… Dizlerini kırıp uzandı. Ellerinin arasında uçak… Beyaz gövdesi… Yan yana pencereler… Dışarıya bakan meraklı yüzler… Genci, yaşlısı yolcular… Kadın rahat kıyafetler içinde başını camdan koridor tarafına çevirdi. Adam meyve suyu içiyordu. Kadın haline inanamaz bir tavırla “Tatile mi gidiyoruz! Nasıl oldu anlamış değilim” derken adam “sesini duydum.”   

Yorumlar