Derinlik

Uçsuz bucaksız okyanus… Kumsal… Güneşlenenler, yüzenler… Yan yana iki genç sörf tahtalarına yüzükoyun uzanmış dalga bekliyordu. Suyun içinde salınan eller… Ayaklar… Yüzleri bir birine dönük… Kısa saçlı olanı dertli “Bütün gün balkondan okyanusa bakıp resim yapıyor. Gel, beraber yüzelim diyorum ‘bir daha tatile ne zaman geliriz kim bilir,’ deyip çizmeye devam ediyor. Bir türlü anlamadım.” Suya sert bir tokat indirdi. “Okyanus nasıl sıkıcıysa o da sıkıcı,” derken lafı arkalarından yaklaşan tekne patırtısıyla duyulmaz oldu. Tekne yanlarından geçip devam ederken oluşan anaforlarla sallandılar. Uzun saçlı gülerek “beklediğimiz dalga geldi.” Diğeri “Ben de şans olsa…” Tekne ileride durdu. Kıç kısmına dalgıç kıyafetleri giymiş bir grup geldi. Şakalaşıyorlardı. Kısa saçlı başını kaldırıp imrenerek baktı. “Şimdi sinirden ağlayacağım, keyiften dört köşeler.” Arkadaşı “Anladın mı!” diye ima etti. Kısa saçlı tahta üzerinde dikildi. Baş üzerinde birleşen eller… Kırılan dizler… Parmak uçlarıyla kuvvetle bastırılan kuyruk…  Sol tarafa doğru balıklama atladı. Tahta sağ tarafa süzüldü… Görüş alanından çıktı. Işıldayan okyanus yüzeyi…  Sörf tahtası sol taraftan görüş alanına girdi. Üzerinde küçük bir şövale… Tuvalde gezinen fırça… Bir tuvale bir ufka bakan gözler… Kadının omzunda beliren kısa saçlı gencin yüzü… Kollarını kadına doladı.  Arkalarında kabaran dev bir dalga…

Yorumlar