Sessizlik

Kadın bileği… Deri altında damarlar…  Bileğe doğru inen jilet… Sokaktan gelen erkek sesi “Denizden çek oltanı! Duvara as baltanı! Hoş geldi sefa geldi, On bir ayın sultanı.” diye devam ederken davul derisine vurup sıçrayan tokmak… Davulcu hem yürüyor hem manilerini gür sesiyle söylüyordu. Karanlıkta aydınlanan pencereler… Davulcu yanan ışıklarla aşka gelip coşkuyla tokmağını indiriyor sesini yükseltiyordu. Karanlığa gömülmüş bahçeli ev… Davulcu evin önünden geçerken birden davulun ve söylediği maninin sesini duymaz oldu. Kıpırdayan dudaklar, deriye inip kalkan tokmak… Davulcu şaşkınlık içinde durdu. Defalarca davuluna tokmağı indirdi. Sessizlik… Korku dolu gözler… Davulcu hızla yürüdü. Evi geçince birden davulun sesi duyuldu. Kıpırdayan dudaklar dehşet dolu ses “Ramazanla uyandı, Mümin nura boyandı, Hazırlıklar başladı, Camide kandil yandı.” Mutluluktan ne yapacağını şaşırdı. Sonra tekrar bahçeli evin önünde yürüdü. Ağır ağır deriye süzülen tokmak… Vurup geri sıçradı. Sessizlik… Davulcu eve baktı. Pencerelerdeki karanlıktan rahatsız oldu. Bahçeye yöneldi. Gıcırtıyla açılan demir kapı… Koşar adım basamakları çıktı. Zili çaldı. Bekledi. Tekrar zili çalarken kapı yanındaki pencereden içeriyi görmeye çalıştı. Yere yığılmış yaşlı bir kadın… Davulunu kenara bıraktı. Ahşap kapıya dayanan omuz… Aniden kilit kırılınca az kalsın yere kapaklanıyordu. Hızla toparlanıp salona girdi. Yaşlı kadının yanına çöktü. Sırtı üstü çevirdi. Kadın kıpırdamıyordu. Telaşla telefonunu çıkardı. Ekranda gezinen parmaklar… Mavi ışıkla aydınlanan yanak…”Yanımda yaşlı bir kadın var. Baygın durumda….” Yanıp sönen ışık “Kapıyı kırarak içeri girdim. Yerde uzanıyordu,” diye acil servis görevlisine anlatırken yaşlı kadın sedyeyle ambulansa bindirildi. O anda davulcu sustu. Hareketsiz göz bebekleri… Acil servis görevlisi “İyi misiniz?” Davulcu bir şey demeden arkasını döndü hızla koşarak bahçeden çıktı. Arka arkaya seri atılan adımlar… Soluk soluğa kalkıp inen göğüs… Düğmeye basan parmak… Zil çalarken bilekten uzaklaşan jilet… Banyo dolabı önüne bağdaş kurmuş kadın toparlandı. Gözyaşlarını sildi. Ayağa kalkıp dolabın kapağını açtı. Davulcu “sen bana bir şey anlatacaktın, gevezeliğim tuttu işte.” Kadın güçlü durmaya çalışıyordu “erken geldin.” Davulcu “Neydi çok merak ettim.” Kadının gözlerinden boşalan yaşlar… Davulcuya sımsıkı sarıldı.

Yorumlar