Açmak

Kurulmuş sofra… Bir tabak mercimek çorbası… Karışık salata… Domatese düşen limon damlaları… Kase içinde zeytinler… Zeytin tanesi üzerinde parlayan yağ tabakası… Ezan sesi… Kaseye inen parmaklar… Orta yaşlı adam zeytin tanesini ağzına götürdü. Bir birine sanki yapışmış dudaklar açılmadı. Adam dehşete kapıldı. Ayağa fırladı. Yere düşen zeytin tanesi… Elleriyle ağzını açmaya çalışırken, kadınla çocuk donuk bakışlarla adamı seyrediyorlardı. Adam bir o yana bir bu yana koşturuyor, iniltisi duyuluyordu. Korkuyla sağa sola hareket eden gözlerin etrafında dönen oda… Çocuk melodili sesle “Babaaa” dedi. Adam sofranın başına oturmuş elindeki çorba tabağını dökmeden getirmeye çalışan çocuğa bakıyordu. Sert tonla “önüne bak önüne dökeceksin.” Sağından solundan küçük ellerin tuttuğu tabakta dalgalanan çorba… Çocuk tabağı masaya bırakırken ayağı tökezledi. Pantolon üzerine düşen damlalar… Adam hiddetle çocuğun zayıf pazusunu tutup sarsarken ağır ağır kocaman bir açılıp bir kapanan ağız, uzayan yavaşlayan cümleler “huzurla bir oruç açtırmayacak mısın bana” çocuğun hüzünle bakan gözleri, titreyen dudaklar…

Yorumlar