Kaçan kuş

Pencereden süzülerek mutfağı aydınlatan gün ışığı… Derli toplu tezgah, ışıl ışıl ocak, bembeyaz tüller… Orta yaşlı kadın içeri girdi. Pencereye yürüyüp dikildi, Kanadı açtı. Başını dışarıya uzattı. Biri siyah diğeri kahverengi iki kedi yan yana, başlarını kaldırmış kadına bakıyorlardı. Kadın sevgi dolu sesle “Oğlum, kızım nasılsınız,” diye laf atmıştı ki başı üzerinden geçen kuş kedilerin biraz uzağındaki ağaca kondu. Siyah kedi bir anda ağaca doğru koşturdu. Kadın arkasından çağırdıysa da kedi durmadı. Kadın diğer kediye baktı. “Aferin oğluma,” deyip içeri geri döndü. Tezgah alt dolabını açıp bir paket çıkardı. Parlak paket kağıdında kocaman kedi yüzü… Kadın paketi tezgaha bırakıp üst dolaba uzanırken yanına genç kız geldi. Keyifsiz, halinden bir derdi var anlaşılıyor. “Anne, her gün çözdüğüm soru sayısını sen de görüyorsun. Gitar kursuna gönderin, sayıda düşme olursa kendim bırakacağım.” Kadın soğuk sesle “gevezeliğin sırası değil yukarıdan mama kabını ver.” Kız gözlerini annesinden ayırmadan parmak ucunda yükseldi. El yordamıyla kapağı açıp kabı aldı. Israrcı tavırla “haftada bir gün üç saat.” Kadın kabı sertçe çekti. Yırtılarak açılan paket… Kaba dökülen mama taneleri… “O üç saatte soru çözersin.” Kız yüzünden düşen bin parça homurdana homurdana mutfaktan çıkarken kadın “Anneye söylenilmez, masa başı işin olsun kötü mü!” Arkasından elinde mama kabı eşikten geçti durup mis gibi bahçe kokusunu ciğerlerine çekti. Kahverengi kedi kadını görünce hemen yanına geldi, ayaklarına sürtündü. Kadın keyifle adımlıyor bir yandan düşmemeye çalışıyordu. Kedi pencerenin altında dikildi. Kadını takip eden yeşil gözler… Kadın kabı bırakıp diğeri nerde diye bakındı. Siyah kedi kuşun peşinde bir ağaçtan diğerine koşturuyor, tırmanıyor, atlıyordu. Kuş bahçe tel örgüsü üzerinden uçup korulukta kaybolunca siyah kedi geri döndü. Döndü dönmesine ama kahverengi kedi çoktan mamayı bitirmiş kabın yanına uzanmıştı. Tüylerin üzerinde sürtünen pembe, dikenli dil… Siyah kedi miyavladı sanki ‘hani bana’ dedi. Kadının yüzünde ‘oh olsun sana’ manası… Siyah kedinin boş kapta kaybolan bakışları… Kadının apartmanın karanlığına gömülen sırtı… Aniden duyulan dehşet dolu köpek havlaması… Kadın gerisin geri döndü. Karanlıktan aydınlığa çıkan yüzü, boynu, omuzları, vücudu… Bahçeye fırladı. Siyah kedi hızla önünden koşup kaşla göz arasında ağaca tırmandı. Kahverengi kedi köşeye sıkışmış, kabarmıştı. Köpeğin uzun ağzı… Sivri dişler… Saçılan salyalar… Kadın çaresiz… Köpek kediyi gövdesinden ısırdı. Havaya kaldırdı. Kedinin sağa sola bükülen omurgası… Kadın tarifsiz korkuyla apartmana girdi, kız uzandığı yatağından hoplayarak kalktı. Odanın ortasında nefes nefese kalmış annesini koluna girerek yatağına oturttu. Komedinden kolonya şişesini alıp annesinin bileklerini ovmaya koyuldu. Kadının nefesi düzeldi. Fısıldayarak “Haftada bir gün müydü?”

Yorumlar