Piyango

Çuval geçirilmiş el arabasıyla çöp toplayan adam sokağa girdi. Yeşil, mavi konteynırlara yanaştı. Çuval iyice dolmuştu. Açılan mavi kapak… Adam konteynırın içine sarktı. Yanından annesiyle babasının elini tutmuş küçük çocuk geçerken başını annesine doğru kaldırdı. Gülerek “Çöp, adamı yiyor.” Adam ellerinde pet şişeler doğruldu. Ailenin arkasından baka kaldı. Hediye paketleri, çerezler, içecekler… Hüzünlü sesle “Bilet de almışlardır.”

***

Geri dönüşüm tesisi… Hareketli bantlar arasında çöp ayıran işçiler… Adam arkasında neredeyse boyunun iki katı kadar çuvalı çöp dolu, her an şaha kalkıp ayaklarını yerden kesecek gibi olan arabasıyla tesis sahasına girip kantarın önünde durdu. Asma katın dar merdivenlerinden şişko bir adam hızla inip el arabasına doğru yürüdü. Çöpçü çuvalı kantarın üzerine sürüklüyordu. Şişko çuvalın bir ucunu tutup yardım etti. “Ooo,” dedi. “Mehmet iyi iş çıkarmışsın bugün.” Mehmet sevinçle “Bilet de alacağım Ragıp abi.” Ragıp kantarın ekranına baktı. Pantolon cebinden bir tomar para çıkarıp içinden beş banknotu uzattı. Mehmet paraları heyecanla aldı almasına ama morali bozuldu. “Ragıp abi dünden daha fazla getirdim. Altmış lira vermişsin.” Ragıp hiddetlendi. “Beğenmiyorsan al çuvalını bas git!” Mehmet ne yapsın, paraları cebine sokup el arabasının kollarını tuttu. Aklından geçenleri mırıldandı. “Fındık, mandalina…” 

***

Market kasalarında poşetlenen ürünler… Reyon aralarında gezinen kadınlar, erkekler, çocuklar… Mehmet sıranın arkasında… Bir sepetine, başını biraz yana çıkartıp bir de önündeki ağzına kadar dolu arabalara baktı. Çocuklar arabalara hızlı hızlı ne buldularsa doldurmaya devam ediyorlardı. Sıra Mehmet’e geldi. Ve çabucak arkadakilere geçti.

***

Kapı eşiğinde çocuklar Mehmet’i kuşatmış poşetleri kapıp koşturdular. Eşi geldi. Gülümseyerek “Bilet?” Mehmet utandı. “Fakir..” derken kadın parmağıyla Mehmet’in dudaklarına dokunup susturdu. Sevgiyle koluna girip salona kadar eşlik etti. Çocuklar ayakta bekliyorlardı. Mehmet yarım ağızla “Bilet,” demişti ki en küçük çocuk önüne doğru adımladı. Arkasına sakladığı elini uzattı. Üzerinde boya kalemleriyle piyango bileti yazan kâğıt… Mehmet’e sarıldılar. Büyük ikramiye biletlerine çıkınca yapacaklarını tek tek anlattılar. Kadın çabuk çabuk sofrayı donattı. Çekilişin yapılacağı kanalı açtı. Mehmet bir yandan elma soyup çocuklara veriyor bir yandan da çekilişin yapılmasını bekliyordu. Sonunda çekilişin başladığı duyuruldu. Hızla dönen toplar… Tek tek kafes yoldan geçerek mankenlerin yanındaki kutulara düştüler. Havaya kaldırılan toplar… Okunan her numarayı çocuk da tekrarlıyor, aynı çıkan numaralar üzerlerine garip bir sessizliği serpiyordu. Son numara okundu. Hepsi bir an dona kaldılar. Sonra yerlerinden fırlayıp “Zengin olduk zengin olduk,” diye çığlık çığlığa sağa sola koşturdular. Sarılıp ayrıldılar. Mehmet bir yandan kadın bir yandan çocukları havaya savurup yakaladılar. Mehmet durdu. Sevinçle coşup kaynayan eşi ve çocukları… Mehmet’in her anı kaydetmek için ağır ağır hareket eden göz bebekleri… Dudaklarından yavaşça çıkan kelimeler… “Ben zenginim.”

Yorumlar