Yakaladım seni hayat

Direksiyon başında korkuyla bir yola bir elindeki telefona bakan adam… Karşı yönden gelen arabaların far ışıkları yüzünü aydınlatıyor, gözlerini kamaştırıyordu. Telefonu kulağına yasladı. “Aç Melis, aç.” 

***

Perde aralığından sızan sokak lambasının ışığı halıya düşmüştü. Telefon çalıyor kadın ekrana bakıyordu. Yaşlı gözlerinde ekran ışığının parlaklığı… Hıçkıra hıçkıra ağlarken telefonu susturdu, arka cebine soktu. 

***

Adam umudunu yitirmiş, kendi kendine “Kaç defa konuştuk bunu, yapma ne olur!”

***

Kadın hemen yanındaki sandalyeyi avizenin altına çekti. Üzerine çıktı. Ağlarken sarsılıyor dengesini zor koruyordu. Avizeyi tavandaki kancasından kurtarıp yere bıraktı. Sandalyeden inip salondan çıktı. Kısa bir süre sonra kalın bir iple geri döndü. Yerdeki ucu ilmikliydi. Sandalyeye bir ayağını atmıştı ki televizyon kendi kendine açıldı. Enkazdan kurtulan bebeğin haberi oynuyordu. Spiker heyecanla anlatırken kadın “uyandıracaksınız,” deyip koltuktaki kumandayı aldı. Kapatıp attı. Sandalyeye çıktı. İlmiği boynuna geçirdi. Sıktı. Sandalye ileri geri sallandı, televizyon bir kez daha açıldı. Ekran ikiye bölünmüş bir tarafında bebeğin babasıyla röportaj yapılıyor, diğer tarafında bebek, itfaiyecinin başparmağını tutuyordu. Ses sonuna kadar yükseldi. Diğer odalardan küçük bir kız çocuğunun “anneee!” diye ağlaması duyuldu. Kadın ilmiği çıkarıp sandalyeden indi. Hızla salondan çıktı.

***

Kadın yatağa oturmuş çocuğu ayaklarında sallıyor ninni mırıldanıyordu. Çocuk uykuya daldığında yavaşça kucağına alıp yataktan indi. Usulca bırakırken açılan gözler... “Gitme anne,” dedi. Kadın çocuğu yatırdı.                 

***

Salonda kanepeye uzanmış çizgi film izleyen ilkokul çağındaki erkek çocuğu… Kumandayı televizyona doğrultup sesi yükseltti. Hemen ardından kadın içeri girip kumandayı sert bir hareketle aldı, sesi kıstı. “Kardeşin uyuyor.” Kadın çıkınca çocuk tekrar yükseltti. Kadın öfkeyle geri döndü. Televizyonu kapattı. “Dışarıda arkadaşlarınla oynar mısın?” Çocuk sevinçle fırladı. Çelik kapı çarpıldı. Kadının yüreği ağzına geldi. Dağınıklığı toplamaya koyuldu. Boş bardak, meyve suyu kutusu, çerez paketlerini kucakladı. Mutfağa geçti. Tezgâha yanaşmıştı ki sokaktan acı fren sesi yükseldi. Çığlıklar… Yere düşen bardak, kutu, paketler… Kadın balkona çıktı. Gözlerinde dehşet… Oğlu kanlar içinde yolda uzanıyordu.

***

Çelik kapı açıldı. Adam içeri daldı. Sesinde büyük bir keder “Melis, Melis, Meliiis”  Mutfağa baktı.

***

Kapı aralandı. Adam başını uzattı. “Me…” derken sustu. Kadınla çocuk koyun koyuna uyumuş, çocuk kadının başparmağını sımsıkı tutmuştu.    

Yorumlar