Neysem oyum


Tuş takımı, üzerine tutulan el feneri ışığıyla aydınlanmıştı. Deri eldivenli parmaklar tuşlara basıyordu. “Kahretsin!” İki adam telaşla kasa açmaya çalışıyordu. Uzun boylu olanı önünde tuşlarla uğraşana kızdı. “Çekil başından Ersin, çekil. Babamızın kemiklerini sızlattın.” Tuşlara dikkatle baktı. Birkaç dokunuşla şifreyi tutturup kasayı açtı. Elmaslar fener ışığında parladı. Ersin panikle salonda dört dönüyordu. “Abi çabuk, çabuk,” derken salon tüllerinde polis arabalarının çakar lamba ışıkları dalgalandı. Abisi hızlı el hareketleriyle elmasları çantaya süpürdü. Salondan koridora oradan da mutfağa geçtiler. Ersin başını eşikten dışarı uzatıp kolaçan etti. Fırladı. Ağaçlığa doğru koşarken peşinden abisi geliyordu. Polisler kaçanları fark etti. Arkalarından ağaçlığa daldılar. Ersinle abisi yan yana, nefes nefese, sık sık arkaya bakarak koştular. Ağaçlıktan genişçe bir düzlüğe çıktılar. Köy çeşmesine yasladıkları motorlarına yöneldiler. Öne abisi arkaya Ersin geçti. Gazı köklerken polisler düzlüğe çıktı. Motor arka tekerinden toprağı püskürtüp fırladı. Polisler baka kaldı. Abisi şaşkınlık içinde “Açamadığım kasa yok. Sana da bütün numaraları öğrettim. Sense eline yüzüne bulaştırdın.” Ersin canı sıkkın “Kasa soymak istemiyorum. Başka iş yapacağım.” Abisi aniden frene bastı. Motor yalpalayıp durdu. “Ne iş yapacaksın! Beceriksiz.” Ersin atladı. Dolan bardak taşmak üzereydi. “Bilmiyorum ama bıktım beni kıyaslamandan.” “Kafamı bozma! Bin şu motora.” Ersin burnundan soluya soluya yürüdü. Polis sirenleri duyulunca abisi motora gaz verdi. Ersinin yanında yavaşladı. “Son kez diyorum, dedemiz babamız…” Ersin yüzüne bakmadan ağaçlığa girdi. Abisi tozu dumana katıp gözden kayboldu.

Tuş takımı, üzerine tutulan el feneri ışığıyla aydınlanmıştı. Deri eldivenli parmaklar tuşlara basıyordu. “Kahretsin!” Kasa başındaki adam kendini kaptırmış hırsla tüm olasılıkları tuşladı. Omzu üzerinden biri fısıldadı. “Hani senin açamadığın kasa yoktu! Gidelim yakalatacaksın bizi!”

Yorumlar