Tiyatro salonu, sahnedeki piyanoya vuran spot ışığıyla aydınlanmaktaydı.
Gri tulum giymiş temizlikçi kadın ilerlemiş yaşına rağmen keyifle koltuk
aralarını süpürüyor, sağa sola sıkıştırılmış mendil, çikolata kâğıtlarını
topluyordu. Siyah kıyafetli kadın piyanist elinde telefonla sahneye girdi.
Gözleri ekranda öfkeyle mırıldanıyordu.Temizlikçi sahneye baktı. Ne olduğunu anlamaya
çalışıyordu. Piyanist piyanoya yanaştı. Ayakucuyla tabureyi kendine çekip
oturdu. Mırıldanması söylenmeye döndü. “Çıldıracağımmm!” Göz bebekleri
kızarmıştı. Temizlikçi endişelendi. Süpürgeyi bırakıp telaşla sahneye çıktı.
Piyanist dur durak bilmeden yazıyordu. Temizlikçi usulca sokuldu. Başını
uzattı. Piyanist fark etmedi. “Hanımefendi iyi misiniz?” “Nasıl iyi
olabilirim!” diye söze girip ilişkisinin en ince ayrıntısına kadar anlatmaya
koyuldu. Bir yandan parmakları ekranda hızla geziyor, mesaj üstüne mesaj
gönderiyordu. Kendi kendine gülüyor, aniden kızıyor, kendini suçlarken
sevgilisine hakaret ediyordu. “Neymiş ilişki tekdüze olmuş, ritmi kaybolmuş.
Suçlusu benmişim.” Temizlikçi kulağı piyanistte soğukkanlı bir tavırla piyano
üzerindeki metronoma uzanıp çalıştırdı. Tik…..Tak…..Tik…..Tak Çubuk sağa sola
salınırken piyanist başını kaldırdı. Temizlikçi taburenin ucuna oturdu.
“Metronomun ritmi, bir sesin ardından bir anlık sessizlik geldiği için var.”
Metronomun ritmini önce hızlandırdı sonra yavaşlattı. “Ritm yavaşlasa da
hızlansa da sessizlik orada.” Piyanist bozuldu. Temizlikçi gülümsedi. Piyanist
bir telefona bir temizlikçiye baktı. “Haklısın sanırım. Şu mesajı da bir
göndereyim…”
Yorumlar
Yorum Gönder