Kuş sesleri pencereden
içeri dolmaktaydı. Genç kız yatakta uyuyordu. Odanın kapısı çalınarak aralandı.
Orta yaşlı adam seslendi. “Kalk artık, öğlen oldu!” Kız başını yastığın altına
soktu.
Adam mutfakta kahvaltı
hazırlıyordu. Çaydanlığı alıp nihalenin üstüne bıraktığında arkasından keyifsiz
bir ses geldi. “Günaydın.” Kız sallana sallana sandalyeyi çekip oturdu. Adam
ocak başına geçmiş keyifle mırıldanıyordu. Tavaya eğilip sucukların kokusunu
içine çekti. İki yumurta kırdı. “Baba sarısını patlatma.” “Emredersiniz
komutanım.” Yumurtanın beyazı yağda cızırdarken kızarmış ekmekleri fırından
çıkarıp masaya bıraktı. Yumurtanın piştiğinden emin olup tavayı aldı.
Parmakları yanınca üflemeye koyuldu. Baktı olacak gibi değil adeta masaya
fırlattı. Kızın karşısındaki sandalyeyi çekip oturdu. Kız bardakları
doldururken yanındaki sandalye çekildi. Sonra masaya doğru hareket etti. Üçüncü
bardak diğer iki bardağın yanına doğru kaydı. “Of anne of.” Kız onu da
doldurdu. Bardak havalandı. Baş seviyesine kadar kalkıp durdu. Arkaya doğru
eğilince çay sandalyeye döküldü. Adam güldü. “Aşkım hala alışamadın.” Bardak
sertçe masaya bırakıldı. Sandalye geri hareket etti. Buhar olmuş cama B harfi
yazıldı. Peşi sıra diğerleri takip etti. ‘Bugün günlerden ne?’ Adamla kızın
başı öne eğildi. Kız fısıldadı. “Hediye aldın mı? Anneler günü.” Sessizliği
yere düşürülen tavanın tangırtısı bozdu. Adam “Aşkım,” diyordu ki arka arkaya
kahvaltılıklar duvarlara çarpıldı. Dolap kapıları, çekmeceler hızla açılıp
kapatıldı. Çatallar, bıçaklar, tavalar, tabaklar sanki hortum içine girmiş,
dönmekteydi. Adam boğazından tutulup sandalyeden kaldırıldı. Başı yana doğru
yattı. Nefes almakta zorlanıyordu. Ayakları yerden kesilene kadar yükseltildi.
Hırıldıyordu. Kız dehşete düşmüştü. “Anne ne olur bırak,” diye yalvardı. Adam
göz ucuyla kıza baktı. “Yatak odası komedini.”
Kız yerinden fırladı. Adam tavana vurdurulup bırakılınca yere yapıştı.
Doğrulmaya çalışırken kız küçük bir kutuyla geldi. Adam uzanıp aldı. Biraz
toparlandı. Duvara yaslanmıştı. Kanayan burnunu tişörtüyle sildi. Birdenbire
ayak bileğinde yakalandı. Havaya doğru tekrar kaldırılırken parmakları
titriyordu. Kutuyu açtı. Kolyeyi çıkardı. Bileğini kurtarmıştı. Kolyenin
tutulduğunu hissettiğinde bıraktı. “Hiç değişmemişsin!”
Yorumlar
Yorum Gönder