İhtiyar kadın elinde paralar
odasında bir o yana bir bu yana dolanıyordu. Yastığın altına baktı, çekyat
örtüsünü kaldırdı, halının kenarını kıvırdı, saksı toprağını eşeledi,
parmaklarının ucunda yükselip yüklüğün üzerini görmeye çalıştı… Nefesi
kesilince duvara yaslanıp kuvvet aldı. Kararsızlığı git gide artmıştı. Çaresiz sandalyeye
oturdu. “Neresi, neresi, neresi…” diye aklından geçirirken içi iyice daraldı.
Yatağın ayakucundaki seccade sandığına gözü kaydı. Derin bir oh çekti. Hızla yanına diz çöktü. Kapağını kaldırdı. Arkasından sessizce bir el uzandı. Omzuna dokundu.
Kadın irkildi. “Ayyy!” Delikanlı gülümsüyordu. “Ah anam ah, aylığını yere göğe
sığdıramadın.” Kadın başını suçüstü yakalanan hırsız gibi eğdi. Yanakları
hafif pembeleşti. Delikanlı pencerenin altındaki küçük dolabı açtı. “Burada kitaplar
var.” Kadın oğluna doğru döndü. Sesi mahcuptu. “Mavi olan, üzerinde ‘Kalplerin
keşfi,’ yazıyor.”
Yorumlar
Yorum Gönder