Eşofmanlı bir grup çocuk
evin kapısında bekliyordu. Büyük bir su şişesi elden ele geziyor kafalara
dikiliyordu. Grubun ortasındaki uzanıp zile bastı. Kapı aralandı. Pantolon
ceplerini karıştıran adam kapıda belirdi. Yüzüne küçümser bir ifade kondurdu. “Beyler,
formaları giymişsiniz maça mı?” Tombik olan şişe kapağını sıkıp tek kaşını
kaldırdı. “Karşı mahalleye hesap görmeye gidiyoruz.” Adam dudak büktü. Zili
çalan sıkılmıştı. “23 Nisan harçlığını artık alayım baba.” Adam sonunda parayı
buldu. Çocukların gözleri ışıldıyordu. “Hepsi senin değil. Kulübün su parası
içinde.” Gömlek cebinden çıkardığı kâğıt parçasını çocuğun avucuna sıkıştırdı.
“Faturayı öde üstü senin.“ Çocuk faturaya dik dik baktı. Parmak hesabı yaptı.
“Harçlık kuş olmuş.” Adam çocuğun omzuna birkaç defa vurdu. Övünerek teselli vermeye
koyuldu. “Asma suratını aslanım. Kulüp başkanının oğlu olmak zordur.” Çocuğun
morali iyice bozuldu. “Ne kulüp ama. Amatörün amatörü onun da amatörü.” Adamın
suratı asıldı. İçeri girip kapıyı kapadı. Çocuklar başları eğik sokağa
çıktılar. Sıska sesini yükseltti. “Enerji içeceği alsan da
içsek Metin başkan.” “Kramponlar için biriktireceğim.” Malzemeleri taşıyan
telefonunu kaldırıp salladı. “Kaleleri kurmuşlar, bizi bekliyorlar.” Parantez
bacaklı saatine baktı. Sesi öfkeliydi. “Top oynayacağız ama Yağız Beyimiz
ortalıkta yok.” Tombik lafa girdi. “Babası, mendilleri satmadan eve gelme
demiş. Yağız olmadan kesin kaybederiz.” Metin birkaç adım önündeki teneke
kutuya doğru gerilip hızla vurdu. Kutu çöp konteynırına sertçe çarptı. “23
Nisanda çocuk çalıştırılmaz ki!”
Yorumlar
Yorum Gönder