Uzak yakınlar

Akşam güneşi balkona vurmaktaydı. Masada oturan kadın şarap şişesinin yanında ki hap kutusuna uzun uzun baktı. Önündeki kâğıt gözyaşlarıyla ıslanmıştı. Sigarasından bir nefes çekti. Üflerken kapı çaldı. Bir nefes daha çekti. Israrla çaldı. Şişeyi açıp yarım bardak şarap koydu. Antidepresanla içti. “Duyan yok mu,” diyerek mutfağa giren adamın eli kolu doluydu. Kadın sigarasını küllükte gezdirirken “Kızımız,” dedi ama adam heyecanla “Çin, uzaydaki yaşamı araştırmak için yaptığı radyo teleskobunu faaliyete geçirmiş,” diyerek lafı ağzına tıkadı. Sebzeleri buzdolabına yerleştiriyor, bir yandan ballandıra ballandıra teleskobun marifetlerini anlatıyordu. Kadın izmariti iyice küllüğe yedirdi. Tekrar “Kızımız,” diyecek oldu, adam kocaman bir patlıcanı poşetten çıkartıp “Teleskop, Porto Riko'da bulunan 300 metre çapındaki Arecibo'yu geçerek dünyanın en büyük radyo teleskobu olmuş,” diye gösterince kadın küllüğü fırlattı. “Kahrolası dur atık! Kızımız evden kaçtı.” Adamın başından kaynar sular döküldü. Patlıcanı tezgâha bırakıp kadının yanına oturdu. “Nasıl gözden kaçırdım?” Kadın başını masaya yaslayıp “Nasıl mı! Nasıl mı! Kaç gündür varsa yoksa şu teleskop,” diyerek kağıdı uzattı. “O teleskop var ya, o teleskop! Ondan bir tane de bize alırsın.”

Yorumlar