Gecenin karanlığı ormana
inen uçan dairenin ışıklarıyla aydınlandı. Geminin altından buhar yükselirken
kapı açıldı. Bacakları ve kolları ince uzun, başları kameraya benzeyen iki
uzaylı etrafı inceleyerek araçtan çıktı. Adım attıklarında dallarda tünemiş baykuşlar
uçup uzaklaşıyordu. Ormanda yalnız değillerdi. Ağaçların arasından kendilerine
doğru yaklaşan sarı bir ışığı fark ettiklerinde durdular. Elinde fener, başı
önde bir adam mırıldanarak yanlarına kadar geldi. Uzaylıları fark etmemişti.
Omzuna sivri parmaklı el dokununca durdu. Kafasının içinde sesler uğulduyordu.
Dikkat kesildi. "Ne aradığımı mı soruyorsunuz?" diye kendi kendine
konuştu. "Hayatın anlamını." Bir kaç adım atmıştı ki durup feneri
yüzlerine tuttu. "Siz ne arıyorsunuz?"
Yorumlar
Yorum Gönder