Yağmur çiseliyordu. Gri bulutlar
tepenin üzerini örtmüştü. Bacası tüten malikânenin bahçesinde ıslanmış pardösülü
bir adam oturmuş dalgın dalgın büyükçe bir mermer bloğuna bakıyordu. Hizmetçi
elinde tepsiyle arkasından yaklaştı. Önündeki masaya bırakıp diğer tepsiyi
aldı. Malikâneye koşar adım döndü. Buhar mutfağı doldurmuş göz gözü görmüyordu.
Kadın tepsiyi öfkeyle çöpe döktü. “Dokunmamış.” Aşçı merhametle “Kızının acısı kalbini
yakıyor anlaşılan,” diyerek fokurdayan kazana nane serpti. Kadın ıslak
saçlarını havluyla kuruluyordu. “Günlerdir taş parçasına bakıp duruyor.
Düşünecek ne var! Derdin varsa anlatacaksın,” diye söylendi.
Yorumlar
Yorum Gönder