Çeyizci
















Düğün hazırlıklarıyla birlikte çeyizciler hareketlenmişti. İki kişi dükkânda tavla oynuyordu. Kahvesinden bir yudum için delikanlı “Mahmut abi, at artık şu zarları. Sallaya sallaya eskittin,” diye sitem etti. Mahmut Tahtakale’nin eski esnafları arasında gösterilirdi. Müşterileri arasında “Titiz Mahmut,” diye anılırdı. Mahmut zarları tavlaya “Bu sana gelsin Ferit!” diye bıraktı. Ferit turistlere günü birlik daire kiralar, çevredeki aileler şikâyet ettiğinde karakola ifade vermeye giderdi. Ferit sevinçle “Şans benden yana. Dubara geldi,” diyerek zarları aldı. Mahmut kravatını gevşetti. Çırağa “Oğlum bize iki limon kap gel,” diye seslendi. Ferit’in telefonu çaldı. Gülümseyerek açtı açmasına ama fazla sürmedi yüzü asıldı. “Halledin geliyorum,” diye kapatıp telefonu sehpaya bıraktı. Zarları keyifsiz attı. “Müşteri sorun çıkarmış. Hem aganigi peşinde hem hesaba itiraz derdinde.” Zarlar şeşbeş gelince Mahmut başını elleri arasına aldı. Ferit tavlayı kapatıp “Mahmut abi yolacak saçın da yok. En iyisi sen bunu koltuğunun altına al,” diye uzattı. Mahmut kızardı bozardı. Ferit dükkândan çıkarken, arkasından “Öğleden sonra gel. Zar atalım,” diye seslendi. Ferit keyfi yerinde “Yenilen pehlivan güreşe doymazmış,” diye laf soktu. Çırak, elinde limonatalar kapıdan “Mahmut abi, kamyonet yanaştı. Mallar geldi,” diye haber verdi. Mahmut “Bırak limonları. Peşime düş,” diyerek dükkândan fırladı. Kilolu vücuduna rağmen iki hareketle kasaya çıktı. Koli koli mal yığılıydı. Nevresimler, pijama takımları, havlular ne ararsan vardı. Şoför de yardıma geldi. Mahmut ve şoför yukarıdan çırak aşağıdan koliyi tutuyor, dikkatle indiriyorlardı. Büyükçe bir koli ağır gelmiş olacak çırağın ayağı kaydı. Koli kaldırıma düştü. Havlular saçılınca Mahmut’un kan beynine sıçradı. Keli kıpkırmızı oldu. Şoför “Titiz abim cana geleceğine mala gelsin,” diye teselli etmeye çalışsa da olmadı. Çene altı, yanakları şişti. Bembeyaz havlular kaldırımda uzanıyordu. Çaycı elinde askısı sallaya sallaya yanlarından yürürken “Havlu atmışsın Mahmut abi,” diye dalga geçti. Mahmut ‘ya sabır’ çekti. Çabucak kasadan atlayıp havluları toplamaya koyuldu. Yaşlı bir kadın selam verip “Kolay gelsin Titiz oğlum havlu atmışsın,” diye takıldı. Mahmut homurdanıyordu. Kamyonetin altına kaçan bir taneyi almak için eğildi. Kolu yetmedi. Arkasından Ferit sessizce yaklaştı. Kulağına ”Mahmut abi, pehlivan hiç havlu atar mı,” diye fısıldadı. Uzanıp havluyu aldı. Sırıtarak verdi. Mahmut gözleri kocaman açık “Gelmişini geçmişini…” diye havluyla Ferit’in üzerine yürürken şoför ve çırak kollarına girdi. Ferit “Ne kızıyorsun Mahmut abi, telefonu unutmuşum almaya geldim,” diyerek dükkâna kaçtı.

Yorumlar