Tanrı mı?

Üniversite öğrencileri heyecanla tiyatro salonunda son provalarını yapıyorlar, sahnenin önünde iki kişi oyunu takip ederken ayaküstü hararetle laflıyorlardı. Korsan kostümlü oyuncu yanlarına gelip merakla “Burs başvurumdan cevap var mı?” diye sordu. Kılıcı kınına sokan “Provadan sonra odama gel,” deyip sahneye gönderdi geri. Papağanla oynayan “Lazar, gözleri güzelmiş. En az kırk bin dolar eder,” deyip kuşa fıstık yedirdi. Diğeri pis pis sırıtıp kını taktı deri kemere. “Az söyledin Rohald. Yağlı bir müşteri var. En az elliye veririz.” Rohald papağını kolunda tutarken beklemediği bir anda kulağı ısırıldı. Acıyla fırlattı papağını. Lazar keyifle kahkahayı patlattı. Rohald mendille kulağına baskı yapıyordu. “Sen gül! Eyalet valisi organ pazarını darmadağın etti. İtalyanlar ensemizde boza pişirecek.” Lazar ciddileşti. “Misafirim geldi gelecek. Sahneye yeni bir oyun koyacağım dikkatle izle!” Rohald ayakucunda duran sandıktan elsiz korsanların taktığı bir kanca çıkardı. Lazar önemserdi aksesuarları. Kızarak “Oynamayı kes!” diye elinden aldığında konuşmalarını Lazar’ın asistanı “Kilise hizmetlisi Amarachi sizinle görüşmek istiyor,” diyerek böldü. Salonun giriş kapısına bakıp gelmesini işaret etti. Hizmetli hızlandırdı adımlarını. “Beni çağırmışsınız,” deyip yanaştı. Lazar kancayı eline takıp adamın çenesine ani bir hareketle dayadı. “Amarachi, çok yavaşsın. Akan, papaz olarak kalmaya devam ederse kilise vakfı onun yerine piskopos atayacak. Yerine başka biri gelirse kilisenin yardım ettiği yoksulların başına gelenler ortaya çıkar. Bu da yetmez İtalyanlara söz verdiğimiz organları ben üniversiteden karşılayamayacağım için ciğerimize makarna dolacak.” Amarachi endişeyle açtı yakasının düğmesini. Zor yutkunuyordu. “Kilisenin çatısı elden geçiyor. Bir aya kadar biter. Töreni yaparız.” Lazar memnun kalmadı. Hiddetle kancayı çenesinden çekip yakaladı ensesinden. “Akan, bir haftada piskopos oldu oldu. Yoksa…” Amarachi terledi boncuk boncuk. Susmasından durumun dehşetini kavradığı anlaşılıyordu. Arkasına bakmadan fırladı salondan. Lazar cebinden aldığı kadife bezle “Ok çıktı yaydan suikast başladı.” diyerek kancanın üzerindeki teri sildi.

Kamyon yavaşlayarak kilisenin önüne park etti. İşçiler kasaya çıkıp halatları çözmeye koyuldular. Kilisenin hizmetlisi demirlerin indirileceği yeri “Kapıdan geçip merdivenlerin yanına yığın,” diye gösterirken bir kadın ve kız çocuğu yaklaştı arkasından. Kadın gülümseyerek “Kolay gelsin Amarachi,” dedi. Çocuk üzgündü. “Baba, Paola abla bugün gelmedi. Adam kadının elinden tutup işçilere “Dediğim gibi merdivenin yanı,” diye seslendi. Kızına bakıp “Paola diğer kimsesizlerle birlikte vakfın, başkentteki yurduna yerleşmeye gitti,” diye haberi verdi. Kadın az da olsa olmuştu teselli. “Paola duldu. Ailesini iç savaşta kaybettikten sonra kimi kimsesi kalmamıştı.” Amarachi neşelendi. “Kaomi sizi çağırdım çünkü sürprizim var.” Kız “Baba ne sürprizi?” diye sorsa da adamın ağzını bıçak açmadı. Kilisenin yan sokağına yürüdüler. Amarachi kızını kucağına alıp öptü yanağından. “Olise, kendine ait bir odan olacak.” Kaomi’nin kalbi hızla çarpıyordu. Birlikte geldiler müstakil bir eve. Amarachi sevinçle “Yeni evimize hoş geldiniz,” deyip kapıyı açarak ailesini buyur etti. “Vakfın hizmetlerimiz karşılığında hediyesi.”   

Çatı tamiri bir işçinin düşüp ayağını kırmasıyla yavaşlamış yer yer Amarachi ve papaz Akan’ın desteğiyle devem etmişti. İşçiler paydos vermişler kilise bahçesindeki Selvi ağacının gölgesinde dinleniyorlardı. Akan burnundan soluya soluya bitti başlarında. “Uchenna, ustabaşıysan işleri toparla. Çatı hafta sonu piskoposluk törenine yetişmezse ödemenizi geç almanız için elimden geleni koymayacağım ardıma,” diyerek tehdit etti. İşçiler ne olduğunu anlayamadılar. Uchenna uzandığı yerden doğrulmuştu ki papaz bastı gitti. Gruptan biri “Usta, çatı demirleri ince gelmişti. İstediklerimiz elimize geçmez üç günden önce. Çatı yetişmeyecek,” diye göğüsleri iyice daralttı. Uchenna ağaca yasladığı keserini alıp taktı baretini. “Çatıyı incelerle yapacağız. Tanrı affetsin.”     

Çatı onarılmış Reigners Bible Kilisesi Papaz Akan Week’in piskoposluk törenine katılmak isteyen yüzlerce kişiyle dolmuştu. Koro, salonda tören öncesi ilahileri seslendirirken coşkulu kalabalık eşlik ediyor, hizmetliler, davetliler gelmeden törenin yapılacağı dua bölümünü son bir kez temizliyorlardı. Kaomi İsa figürünün alıyordu tozunu. Olise annesinin eteğini çekip “İlahi dinleyebilir miyim?” diye sordu heyecanla. Kadın gözleri figürde kısık sesle “Olmaz. Büyükannene yardım et!” diye gönderdi başından. Amarachi yerleri paspaslamış sıraları silmeye koyulmuştu. İhtiyar kadın eğilmiş Kutsal kitabın okunduğu çift merdiveni temizliyordu. Kontrol etti. Temiz olduğundan emin olunca doğrulup yöneldi Kaomi’ye. Kayınvalidesi gelince “Mabel anne,” diyerek yana çekildi. İhtiyar dikkatle figürü inceleyip işaret parmağını ayakta gezdirdi. Hiç toz yoktu. Gülümsedi. “İsa, güneş ışığı üzerine düştüğünde parlayacak.”  Amarachi katıldı eşi ve annesine. Diz çöktüler. Dua ederlerken Olise yanlarından kalkıp koştu salona doğru. Amarachi eşinden hızlı davranıp peşine düştü. Arkasından girdi salona. Eyalet valisi Udom Emmanuel papaz Akan’la ön sırada koroyu keyifle dinliyordu. Amarachi, kızı koronun arkasında gördü. Kalabalığın arasından zorda olsa geçip yürüdü. Olise’nin elinden tutmuştu ki papaz ona doğru bakıp çağırdı yanına. Kızın kulağına eğilip “Annenin yanına git. Geleceğim,” deyip gönderdi. Papaz boş sandalyeyi işaret ederken çatı çöktü büyük bir gürültüyle.

Kazadan hemen sonra molozlar kaldırılmış, hayatını kaybedenler için tören düzenlenmişti. Prefabrik kilisede hizmet veriliyordu. Kaomi kiliseyi açmış paspası bitirince araladığı cam kenarında sigara içiyordu. Mabel oğlunu kaybetmesinin acısını papaz Akan’la yaptığı sohbetlerle kısa sürede geride bırakmış iş başı yapmıştı. Ağır adımlarla ulaştı İsa figürüne. Parmağını ayakta gezdirdi. Toz alınmamıştı. “Merdiveni getirir misin!” diye seslendiyse de ilgilenmedi Kaomi. Zorlanarak merdiveni yasladı duvara. Çıkıp özenerek figürü temizledi. Dikkatle inip oturdu sıraya. Yanına gelmeyince “Duaya katılacak mısın?” diye yokladı. Kaomi sigarayı fırlatıp öfkeyle “Tanrı kocamı korudu mu? Onun evini gözettik. 160 kişi dua ederken öldü gitti,” diye diline ne geldiyse söyledi. Mabel beklemediği çıkışla boğuldu gözyaşlarına. “İnançsız olma Kaomi,” diye ağlarken kadın “Bu işin peşini bırakmayacağım,” diyerek çıktı. İşçilerin kaldığı çadırlara doğru yürüdü hızla. Kan beynine sıçramıştı. İskeleler kilisenin etrafını sarmış tadilat kazanmıştı hız. İskelenin altından yukarıya “Uchenna burada mı!” diye seslendi. Cevap alamayınca bağırdı avazı çıktığı kadar. Arkasından omzuna dokunulunca susup döndü. Uchenna küstahça “Ne istiyorsun?” diye sorunca kadın eline geçirdiği çivi tabancasını dayayıp adamın karnına “Gözümü kırpmadan boşaltırım. Çatı demirleri yeniydi. Ne oldu da çöktü?” diye sorguya çekti. Adam kaldı soluksuz. Kadının soğuk bakışları içine kadar işledi. “Bana değil papaza sor,” diye adres gösterdiği anda ayağına yediği çiviyle yığıldı yere. Acı içinde inlerken Kaomi papazın odasına koşuyordu. Nefes nefese tek göz yapıya geldiğinde içeri girmeden pencerelerden yanında kimse olup olmadığını kontrol etti. Yalnızdı. Kapıyı çalmadan daldı içeri. Akan, kadını karşısında görünce ayağa kalktı. Kaomi konuşmasına fırsat vermeden masanın arkasına geçip yapıştı yakasına. Pencereye öyle sert yasladı ki camlar kırıldı. “Uchenna öttü. Sıra sende. Bana neler söyleyeceksin?” Akan titriyordu korkudan. “Kocan uyardı. Piskopos olmazsam yerime başka biri atanacakmış.” Kaomi inanamadı duyduklarına. Adamı bırakıp olduğu yere çöktü. Papaz rahatladı. “Bana kızacağına yeni eve nasıl geçtiğinizi düşün.” Karışmıştı kafası. “Siz verdiniz. Kilise vakfı.” Adam eğleniyordu. “Kocanın hesaplarını incele.” Kaomi masaya oturup hesapların olduğu internet sitesini açtı. Hesap hareketlerinde büyük miktarda havalelerin yapıldığını görünce beyninden döndü vurulmuşa. Ne dönüp bittiğini anlayamadı. Papaz camları toplarken kafasında onlarca soruyla çıktı odadan. Olise üniforması üzerinde koşarak annesinin geldi yanına. “Seni zor buldum. Çabuk ol! Otobüsü kaçırmayalım. Okula götürecektin. Unutmadın değil mi?” diye sorunca zoraki gülümseyip elini tuttu. Yol kenarındaki durağa yürürlerken Kaomi kızının hevesle anlattıklarını kulağı ondaymış gibi dinledi. Bir araba durdu önlerinde. Lazar ve Rohald arabadan indiler. Kaomi panikle “Kimsiniz!” diyebildi. Lazar eğilip Olise’nin tuttu ellerinden. “Kocanın ölümünü araştırdığını öğrendik. Vaz geç. Amarachi yoksul ve kimsesizleri bizim için fişlerdi. Karşılığında alırdı payına düşeni.” Rohald Kaomi’nin saçıyla oynarken “Seninle de çalışmak isteriz. Tanrının hazinesinden payına düşenleri al,” diye yaptı tekliflerini. Kaomi adamın elini yakalayıp uzaklaştırdı saçından. “Hayır!” Lazar çocuğu arabaya sokarken Kaomi tuttu kolundan. Ancak Rohald’dan yediği sert tokatla yere kapaklandı. Olise çığlık atacak oldu ama ağzı kapatılarak sokuldu içeri. Lazar “Kızını okula götüreceğiz. Teklifimizi bir daha düşün,” diyerek çekti kapıyı. Kaomi araba giderken arkasından ağlayarak bakıyordu. Yoldan geçenler kaldırdılar kadını. Yardım tekliflerini kabul etmedi. Bağlanmıştı eli kolu. Hiçbir şey düşünemiyordu. Beti benzi atmış eve zor geldi. Mutfağa geçip ketıla su koydu. Kahve hazırlarken çaldı kapı. Açmayı istemese de Mabel’in gelebileceğini düşünüp açtı. Polis memurlarıyla karşı karşıya gelince endişelendi. Sivil kıyafetli bir adam kendinden emin ses tonuyla “Eşinizin ölümüne üzüldük. Ben vali sözcüsü Ekerete Udoh. Eyalet yönetimi olayla ilgili soruşturma başlattı. Vaktiniz varsa görüşebilir miyiz?” diye izin istedi.

Mabel tadilatı bitmiş kiliseyi açıp bir elinde su kovası diğerinde pas pas girdi içeri. Dilinde ilahi yerleri silmeyi bitirip İsa figürüne yürüdü. Durup baktı uzun uzun. Parmağını uzatıp gezdirdi ayakta. Şaşırdı. Hiç toz yoktu. Arka sıralardan “Tanrı kocamı öldürmemiş,” diye seslenildiğini duydu. Kaomi sıradan kalkıp Mabel’in yanına geldi. Birlikte durdular duaya. Kapı açılınca güneş ışığı İsa’nın düştü üzerine. Gözler kamaştı. Olise sevinçle yanlarına koşturdu. “Anne, Paola abla okudu masalımı.”

Yorumlar