Kalp durduran

Düğün salonunda mesai sona ermiş personel dağılmıştı. Dans pistinde iki kadınla bir adam pasta süslüyorlardı. Kadın süs paketini açmak için bıçağı kullanırken parmağını sıyırdı. Etekli olan “Janecska, çok mu kötü?” diye endişelendi. Erkek “Kanıyor. Nöbetçi eczaneye gidelim,” diye ayaklandığında Janecska parmağını emerek “İşimiz yarım kalmasın Kamil. Bir şey olmaz,” diye geçiştirdi. Kamil’in aklı kazaya takılmış olsa da üstelemedi. Konfetileri hazırlarken bir grup salona geldi. Yaygara kopardılar. İçlerinde yaşlı olanı coşkuyla “Kamil yarın evleniyorsun. Gel içelim,”  diye çağırdı. Kamil gülerek “Abi geliyorum,” diye teklifi kabul edip montunu almaya gitti. Kadınların asıldı suratı. Kamil’in abisi “Janecska parmağın kesilmiş,” deyip tuttu elini. Kesiği incelerken kadın “Boryslaw sorun değil,” diyerek çekti. “Düğünden sonra hastaneye gel acilde tetanos yaptıralım.” Kamil üzerini değişmiş neşeyle döndü. “Janecska, Marzena ile birlikte devam edin. Bekârlığa veda partimi kaçırmayayım.” Kadın somurttu. “Birlikte başlamıştık. Gelinle damadı koyacaktık,” diye arkalarından seslense de duyan olmadı. Grup şakalaşarak ayrıldı. Marzena olup biteni ağzı açık izledi. “Düğünden bir gece önce seni pastayla baş başa mı bıraktı!” Janecska kederle süsleri masaya fırlatıp yere bağdaş kurdu. “Abisi bizi ayırmaya çalışsa da benim ki onun peşinden ayrılmıyor. Baba yok, anne yok, büyük onu bilmiş başında,” diye dertlendi. 

Bar hınca hınç doluydu. Yüksek sesli müzikte dans edenler eğlencenin tadını çıkarıyorlardı. Boryslaw ve arkadaşı taburelerde oturmuş laflıyorlardı. Boryslaw düşünceliydi. Arkadaşından “Dobieslaw hepsini bitireceksin bende buradayım,” diyerek fıstık tabağını istedi. Arkadaşı bir avuç alıp ağzına tıkıp uzattı. Keyifle “Yenilgiyi kabul ettin. Kamil senden önce evleniyor,” diye kızıştırmaktan geri kalmadı. Boryslaw tek sefer de içkiyi mideye indirdi. Kafasında tilkiler “Bula bula kasiyer buldu. Bu gece son noktayı koyacağım,” diye dilinin altındaki baklayı çıkardı. Dobieslaw alaycı şekilde gülüp “Baban mirastan men ederek sana noktayı koymuş zaten. Seninkinden ne olur,” diye küçümsedi. Kamil sarhoş ayakta zor duruyordu. Yalpalayarak bara geldi. “Abi ben gitsem artık,” diyebildi. Boryslaw bir şişe votkayı önüne çekip “Seni eve ben bırakacağım. Şişeyi bitirmeden kalkmak yok,” deyip yanına oturttu. Kamil bir iki kadeh sonrası fenalaşıp yere kapaklandı. Bardakiler korkuya kapıldı. Boryslaw rahat bir tavırla kardeşinin nabzını kontrol etti. “Ambulans çağırın,” diye seslendi.

Ambulansta yapılan kalp masajına cevap vermedi Kamil. Kapılar açıldığında telaşla sedye indirilip acil servise taşındı. Boryslaw kan ter içinde mesai arkadaşlarına emirler yağdırıyordu. Solunum cihazı hortumu ağzına sokuldu. Monitörde kalp çizgisi düzdü. Yüzünde dehşet ifadesiyle “Elektro şok!” diye bağırdı. Arka arkaya şok verilirken göğüs kafesi yukarı doğru kalkıyor ancak cihazdan çıkan bip sesinde değişme olmuyordu. Hemşire “Hastayı kaybettik,” diye kötü haberi verdi. Boryslaw soğuk ses tonuyla vurgusuz “Polonya doğumlu 25 yaşındaki Kamil Konçorov’un alkol komasına bağlı kalp durması sebebiyle ölümü saat 01.15 de gerçekleşti,” diye kayıt tutturdu. Janecska endişeyle koğuşa geldi. Kamil’in yüzüne çarşaf çekilirken görünce acı gerçeği anladı. Dizlerinin üzerine çöktü. Dobieslaw genç kadını kaldırmak için kolundan tuttuğunda hızla çekip “Bırakk,” diye bağırdı. Boryslaw hemşireye “Bayana sakinleştirici verin,” diye tembihleyip Dobieslaw’a döndü. Başıyla çıkalım işareti yaptı. Birlikte dışarı doğru yürürlerken yüzünde pis bir ifadeyle “Birinci perdenin sonuydu. Büyük kapanışı yarın mezarlıkta yapacağız,” dedi. Sigaralarını yaktılar. Janecska yapılan sakinleştiriciyle robotlaşmıştı. Yanlarına geldi. Bakışları sabitti. Boryslaw sigara ağzında sanki hiç bir şey olmamış gibi “Akrabalara haber verirsin. Ben de cenaze işlemleri için kilise ve mezarlık müdürlüğüyle görüşeceğim,” diye sanki robotu programladı. Janecska bir şey demeden taksi durağına yöneldi. Arabaya binmeden arkasından “Unutmadan, düğünün iptal olduğunu da davetlilere bildir,” diye seslendi. Sigaradan derin bir nefes çekip uzun uzun üfledi. “Mirası yiyemeyecekler.” Dobieslaw “Ben arabayı getireyim,” deyip parka koştu. Boryslaw danışma masasında oturan güvenlik görevlisini çağırıp “Morga kaldırdınız mı?” diye işlerin yolunda olup olmadığını kontrol etti. Görevli “Dolaba yerleştirdik. Yarın sabah cenaze arabasına konulmasında da başında duracağım,” diye soru işaretlerini kaldırdı. Arkadaşı kornaya arka arkaya basıp “Boryslaw atla haydi!” diye çağırdı. Gönül rahatlığıyla hastaneden ayrıldı. Görevli masasına geçip güvenlik kameralarını kontrol ederken morgda olağan dışı bir hareketlilik fark etti. Görüntüyü yakınlaştırdı. Otopsici yerde korkuyla sürünüyordu. Dolabın kapağı açılmış Kamil çıplak ayakta duruyordu. Gördüklerine inanamadı. Bir anda toparlanıp copunu çıkardı. Morga koşturdu. Nefes nefese içeri girdiğinde otopsici bir köşeye sinmiş titriyordu. Ufak adımlarla temkinle yaklaştı. Kamil “Üşüyorum,” deyince kulaklarına inanamadı. “Titremeyi kes! Battaniye ver,” diye yerdekine çıkıştı. Battaniyeye sarıp servise götürdüler. Serum takılıp tahlilleri yapıldı. Görevli abisine haber verdi.    
 
Ambulans karakol önüne yanaşıp kapattı sirenlerini. Kamil tekerlekli sandalyeye oturmuş battaniyesine sıkı sıkı sarılmıştı. Paramedik sarsmadan dikkatle sandalyeyi ittirerek Kamil’i nöbetçi memurun yanına götürdü. Polis sorguyu bitirip ifadesini aldıktan sonra ölüm ilanını iptal etti. Dosyayı toparlarken “Yakınlarına ulaşın,” diye talimat verdi. Ambulans karakoldan ayrılırken Kamil ikram edilen kahvesini içiyordu. Kapıda nöbetçi memurla konuşan abisini görüp el salladı. Boryslaw ve Dobieslaw şaşırmışlardı. Coşkuyla kucakladılar Kamil’i. Koluna girip kaldırdılar. Boryslaw tutanakları imzalamağa memurun yanına giderken Janecska gözyaşları içinde “Kamill,” diye seslenerek koridorda koşuyordu. Kamil oturduğu yerden kalktı. Janecska nişanlısına sarılıp öptü. Boryslaw teslim tutanağının kopyasını katlayıp cebine koyarken aralarına “Çifte kumrular ayrılın bakalım,” diye girdi. “Kamil, başladığın işi bitir.”  Dobieslaw neşeyle “Barı aradım. Sabaha kadar bizim için açık kalacaklarmış,” diye bombayı patlattı. Kamil “Morgdan çıkmayı da öğrendim,” diye espri yaparak abisinin peşine takılmıştı ki Janecska “Başladığın işi yarım bırakmayacaksın ama bizi yarım bırakacaksın,” diye sitem etti.
  

Düğün salonu pencerelerinden yayılan ışık düşüyordu çimenlere. Janecska arkadaşını “Marzena, daha iyi olacağım, çok yoruldun,” diye gönderdi. Umutsuz, pastanın başına döndü. Kremayla çiçekler yapıyordu. omzunun üzerinden uzanan bir el gelin ve damadı pastaya dikti. Dönüp baktığında Kamil’le geldi göz göze. Küçük poşetten çıkardığı tentürdiyotla pansuman yapıp sargı beziyle kesik parmağı sardı.

Yorumlar