![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgOtP_4byWAEio8MRFDdKkS4HnnjmjAR65Pp6OxLW9_b3h6p5qsWkAwYn18-0I2auwe99r00tqH5sc-UsYDjPin7B4KmzmH3FKcgbPcZDrzSH8rNrOgiOsWBYh4y_oxFP8TYm40USqNkNg/s400/indias-kumbh-mela-festival.jpg)
Yatakta uzanmış gözleri tavandaydı.
Ufak ayak hareketleri yaparak odaya girdi. “Dostum erken kaçtın.” Sessizdi. Soyunurken meraklanmıştı. “Ağzını bıçak
açmıyor.” Yorganı başına çekti. “Ölmek istiyorum.” Şaşırdı. Başucuna oturdu. “Dans
edememen ölmeni gerektirmez.” Keyifsizdi. “Sadece dans değil. Sevdiğim hiçbir
şeyi yapamıyorum.” Komedindeki kağıt ilgisini çekti. Göz attı. “Ötenazi hakkını
mı kullanmak istiyorsun?”
Pazar günleri ayin düzenlenirdi. En
güzel takım elbisesini giydi. Odadan çıkmadan omzundan dürttü. “Uyan Joseph!” Alaycı
bir tavırla “Tanrıya söyler misin tatil günleri çalışmasın,” diye tersledi.
Aldırmadı. “Dans edemiyorsun anladık. Hayata küstün. Altı üstü gelip sıraya
oturacaksın. Var yok meselesi yapıyorsun.”
Sağlık bakanlığı ötenazi başvuruları
değerlendirme komisyonu haftalık toplantısını yapıyordu. “Luca, bakar mısın!
Başvuru sahibinin adı Joseph Farquir. Soyadı benzerliği mi yoksa akrabalık var mı?”
Bahçe dökülen yapraklarla kaplanmıştı.
Serin havalarda ihtiyarlar içerideki dinlenme salonlarını tercih ederlerdi. Havuz
kenarındaki bankta iki kişi konuşuyordu. “Baba anlamıyorum neden ölmek
istiyorsun?” Morali bozuktu. “Ötenazi başvurularını değerlendiren komisyona
Hristiyan Demokrat Parti üyesi birini aldıklarına inanamıyorum.” Çileden çıktı.
“O komisyonda olmasam kendini öldürecektin.” Sinirlendi. “Sen ve dini
saçmalıklarından sıkıldım. Ne var biliyor musun; nefes alıp vermeyi yaşamakla
karıştırıyorsun.” Eşine çocukları kafeteryaya götürmesini işaret etti. “Lütfen
sakin ol. Torunlarını korkutuyorsun.”
Havalar iyice ısınmış yol boyu ağaçlar
yeşillenmişti. Sola sinyal verip döndü. “Babama inanamıyorum Luca. Bu yaştan
sonra Hindu olmuş.” Düşünceliydi. “Hristiyan olmak yerine neden Hindu
anlamıyorum.” Keyifliydi. “Kendini öldürmesinden iyidir.” Gözü yoldaydı. “Mees,
çenen düştü. Şu ilerideki sapağı kaçırırsan çok gezeriz.” Hayret içindeydi. “Huzur
evi eşyalarını verdiğine göre demek Hindistan’da uzun kalacak.” Homurdandı. “Nasıl
bir dini törense 3 ay sürüyor.”
“Hoş geldiniz. Babanızın odasına kadar
size eşlik edeceğim,” diyen görevli önden yürüdü. Kapıyı açtı. Bavulları
soktular. Luca “Gerisini biz hallederiz,” deyip görevliyi gönderdi. Diğeri
yatağa uzandı. “Oda güzelmiş. Yaylar fena değil.” Derin bir nefes çekti. ”Canımı
sıkma Mees! Şu eşyaları çıkar.” Kalkarken yatak altına atılmış gazetelere ayağa
takıldı. “Az kalsın düşüyordum.” Eğildi. “Ne çok gazete biriktirmiş.” Bir
tomarı çekip çıkardı. “Habere bak Luca; Hindistan'ın kuzeyinde düzenlenen bir
dini tören sırasında çıkan izdihamda ilk belirlemelere göre 19 kişi ölmüş. Ayrıca
2013 yılında ekim ayında Madhya Pradeş eyaletinde çıkan izdihamda çoğu kadın ve
çocuk 110'dan fazla kişi hayatını kaybetmiş. Ülkede dini festivallerde yeterli
güvenlik önlemlerinin alınmaması nedeniyle ölümlerle sonuçlanan izdihamlar
sıklıkla meydana geliyormuş.” Olduğu yere çöktü. Bakışları dondu. Diğeri
endişelendi. “Luca neyin var,” diye seslendi. Cevap alamadı. Başını uzattı.
Aniden gülümsedi. Gülümsemesi kahkahaya döndü.
Yorumlar
Yorum Gönder