![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhOJh1gLSMz5IUQisXWAZXzU7_TkLLZtau12ZN_pgsUnQ4Ai1lnQeVFxe3sAjY4sDREFS9Vcetx5Qepz8U0Tc61aIWpeHKfoaeUlB6f783QBZ9hiIYlopmwJkLMV8ksHZZ9b0pdNce-8lQ/s400/humantoll6_1536.jpg)
Kutlamalar devam ediyor, havai
fişekler yıldızlara kadar yükseliyordu. İç savaşın harabeye çevirdiği sahil
köyünde insanların yüzü hiç gülmezdi. İhtiyar kadın iki torunuyla
kumsalda dikilmiş karanlık okyanusa bakıyordu. “Gitmesen olmaz mı Maham?”
Delikanlı kadının gözyaşlarını silip yanağından öptü. “Büyükanne bir ay
okyanusta kalacağım. Balıkları çıkarmazsak doktor olmak için okuyacak parayı
toplayamam.” Ufaklık kadının elini çekti. “Hangi günü kutluyoruz?” Çocuğun
başını okşadı. “Ruhlarımızın bedenlere inip insanlığın doğduğu Guhanine gününü.”
Kardeşini kucağına alıp parmağıyla havai fişekleri gösterdi. “Onlarda
ruhlarımız.” Tüfekli adamların kullandığı kayık kumsala yanaştı. “Maham,
dikilme de atla.” Kardeşini indirdi. “Abi gitme!” “Annemiz salgından ölmüştü.
Başkalarının ölmesini ister miyiz?” Suya girdi. Birkaç kulaç atıp kayığı
yakaladı. Arkadaşları çektiler. Kayık kıyıdan uzaklaşıp okyanusa açıldı.
Kemerinden çıkardığı işaret fişeğini gence verdi. “Maham, teknede göçmenlerin
başında duracaksın.” İşaret fişeğini beline soktu.” Bana tüfek yok mu?”
Güldüler. Purosundan derin bir nefes çeken “Yaşın kaç çocuk! Sendeki korkutmaya
yeter.” deyip yüzüne üfledi. Tekne ışıkla yerini belli etti. Kayık hızlandı.
Dalgalara çarparak suyu yarıyor önü kalkıyordu. Güvertedekiler işaret edince yavaşlayıp
motoru kapattılar. Uzatılan merdivenden tırmanıp tekneye çıktılar.
Çiğ balık kokusu etrafa sinmişti.
Ensesine tokadı yemesiyle sendeledi. “Maham, aşağıya göçmenlerin yanına in.”
Arkadaşı omzundan tutup sıktı. “Kaptanı kızdırma. Kendine gel artık.” Paslı
merdivenlerden inerken kaymamak için duvardan güç aldı. Balıkların depolandığı
bölüme girdi. Yüzlerce insan perişan halde ayakta dikiliyorlardı. Küçük bir kız
“Su verir misiniz?” diye seslendi. Etrafına bakındı. Bulduğu boş bir şişeye
bidondan su doldurdu. “Al bakalım.” Omzuna aldığı dipçik darbesiyle şişeyi
düşürdü. “Ne kadar az su o kadar aç çiş. Tekneyi temizlemesi var.” Kaptan
iğrenç iğrenç gülümsüyordu. Omzunu ovarken düşen şişeyi aldı. Kıza verdi. “Ben
temizlerim.” Kana kana içti. “Adım Latisha. İtalya’ya gidiyoruz. Babam söyledi.
Kaptan yukarı çıktı. Sandalyeye oturmuştu ki yaklaşan bir motor sesi duydu.
Tekne sarsıldı. Motor sustu. Merakla güverteye fırladı. Hareketlilik vardı.
Metal çantalar güverteye taşınmış tıbbi malzemeler bir grup adam tarafından
açılıyordu. Arkadaşının eli kolu doluydu. “Maham, yardım et. Çadırı kuralım.”
Plastik çadır kurulup içine sedyeler yerleştirildi. Olup bitenden bir şey
anlamadı. “Göçmenler sağlık kontrolünden mi geçirilecek?” “Aptal olma Maham. Kaptan
kurnaz adam. Hem göçmenlerden paralarını aldı. Hem de onları sattı.” Tekne ani
bir manevrayla yön değiştirince sarsıldılar. “Uluslararası sulara çıkıyoruz.”
Grup beyaz tutulumlarını giydi. Sedyelerin başında iki şer adam bekliyordu.
Kaptan ve yardımcıları ceset torbalarını açtılar. Arkadaşının yakasına yapıştı.
“Bundan bahsetmemiştin.” Elinden kurtuldu. Çenesine sert bir yumruk yapıştırdı.
“Onca parayı sana balık için mi verdik sanıyordun.” Kadınlı çocuklu bir aile
güverteye çıkartıldı. Adam korkuyla “Bize ne yapacaksınız?” diye sordu. Araştırmacılardan biri adamı sedyeye yatırıp iğne yaptı. “Merak etmeyin sağlık
kontrolünden geçirileceksiniz.” Kız ve annesi de yanında ki yerlere uzandılar. Kız
genci tanıyıp seslendi. “Yanıma gelir misin?” Dudağındaki kanı silip elini
tuttu. Kız sahile işaret etti. Üzgündü. “Orada neyi kutluyorlar?” “Guhanine
bayramı.” Belinden işaret fişeğini çıkartıp eline tutuşturdu. “Latisha, sen de
katıl.” Arkadaşı serumları takarken durumu fark etti. Bıraktı. Şişeler yerde
parçalanırken onlara doğru koştu. “Maham, yapma! Sahil güvenlik gelir. Hapse
gireriz.” Fişeği gökyüzüne doğrulttu. Tetiği çekince güverte aydınlandı. Arka arkaya kahkaha attı. “Neredeyse yıldızların yanına çıkıyordu.”
Yorumlar
Yorum Gönder