![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgyhq55IaB4XSzBY2I2iXkwcd_sdL85DD4A_y9rC3WtlQTp8UNrA73eHLTXKP85WdT1wgDEKsX9WBA4wwuZYkUmWp0G_0Prnt-T8ZcSMcciVAXJ66g1oibDSAwhuPqRGIe65k7_hGSgpsI/s400/gercek-medyum-hocalar-667x347.jpg)
Şehir çöplüğünde atık tepeleri
oluşmuştu. Kadınlı erkekli küçük gruplar etrafa yayılmış değerli malzemeleri
topluyorlardı. İki kişi uçlarından tuttukları çuvalı dengelerini korumaya
çalışarak taşıyordu. “Murat, arabaya bir şey olmaz değil mi?” diye sorduğunda
uç elinden kaçtı. ”Hakan, başlatma arabadan. Sıkı tut şunu.” Çuval yere
düştüğünde kıpırdadı. “Adam ayılıyor Murat,” dedi endişeyle. Sert bir tekme
yapıştırdı. Hareket durdu. “Gevezeliği kes. Taşımana bak.” Birkaç adım
atmışlardı ki önlerine ellerinde poşetleriyle bir kadın ve çocuğu çıktı. “Abi
şu ufaklık hatırına bir çorba parası verseniz.” Adam kadını “Çekil be
yolumuzdan!” diye ittirip düşürdü. Çocuk öfkeyle adamlara yumruk savururken bir
tanesi çuvala geldi. Boğuk bir inilti yardım istiyordu. Kaygıyla “Murat, ver
bir şeyler de gitsinler,” diye uyardı. Cebinden çıkardığı telefonu “Defolun
gidin,” diye uzattı.
Mezarın başında kadın “Yasin” okurken
kız arkasında sıkıntıdan patlıyordu.
Kulübenin kapısına çuvalı bıraktılar. “Adam
çok ağırmış. Kollarım koptu,” deyip sigara yaktı. Diğeri sandalyeye oturdu. “İsviçre’deki
gizli hesapları da bu kadar ağır. Kendisini öttüreceğiz.” Birkaç kez çekip
attı. “Üşütmeden kayınpederimi içeri alalım.”
Hortumla mezarı suluyordu. “Aşkım bak
geldim.” Kız umursamadan çekip elinden aldı. “Seni duyamaz. Konuşmayı kes. İyice
kafayı yedin.” Kadın tokat attı. Hortum düştü. “Biz her akşam konuşuyoruz.” Kız
sinir krizi geçirmek üzereydi. “Onca mirası, şirketi bu halinle nasıl yöneteceksin.
Doktorunla konuşacağım.”
Adam kendine gelmiş elleri bağlı
dizleri üzerinde duruyordu. “Seni ilk gördüğüm an yanlış bir şeylerin olduğunu
hissetmiştim şerefsiz.” Tokat yiyince sustu. “Numaraları ver. Seni bırakalım.” “Hastaneden
adam kaçırmak neymiş göreceksiniz. Zırnık çıkmaz benden.” Göğsüne gelen
tekmeyle yere yapıştı. Şiddetle öksürüyordu. Kan tükürdü. “Yavaş vur.
Öldüreceksin,” derken telefon çaldı. “Sen devam et,” deyip çıktı.
Yabani otları temizliyordu. “Kızımızın
kusuruna bakma. O da seni çok özledi. Görüşmesi bitsin affettiğini
söyleyeceğim.”
Adamı yerden kaldırıp tabureye
oturttu. Kulağına yaklaşıp bıçağı kollarında gezdirirken “Numaraları vermezsen parçalara
ayıracağım,” diye fısıldadı. “Senin yerine gömdüğümüz zavallının yanına gitmek
istemezsin.” Beklemediği bir anda kafayı burnuna yedi. Sersemledi. Peşi sıra tekme
geldi. Dişleri tahta zemine dağıldı. Yardım isteyecekken ikinci bir tekmeyle
kendinden geçti. Adam hızla kulübeden çıktı. Can havliyle koşuyordu. Diğeri
peşine takıldı. Tepeye yöneldi. Zorlanarak aştı. Çığlıklar atarak etekten aşağı
inerken önünde ki çadıra girdi. “Lütfen yardım edin.” Kadın korktu. Çocuk adamın
bağını kesti. “Telefon lazım.” Kadın poşetini yatağa döküp yaydı.
Çiçekleri dikerken telefonu titredi. “Aşkım
merak etme şuna bir bakayım devam edeceğim.” Ellerini yıkayıp çantasından
çıkardı. Gözlüğünü taktı. Aramayı kabul etti. Kız somurtarak geldi. “Anne işin
daha bitmedi mi? Hava kararmadan yola çıksak diyorum. Doktorla görüştüm.
Raporunu hazırlamış. Bizi bekliyor.” Kadın suratında dehşetle “Baban seninle
konuşacakmış.”
Yorumlar
Yorum Gönder