ALINTI;
Tüm
hedefler gelecekte olmak zorundadır ve gelecekteki bir tatmine yönelik tüm istekler,
şimdiki anda yaşadığın mutsuzluğun örtüşüdür. “Şimdiki an” var olan tek
gerçekliktir. Gelecek hayal, istek, hedeflerin geçmiş ise hafızandır. Onlar
mevcut değildir. Ve şimdide yaşayan, geçmiş ve gelecek zindanlarından kurtulmuş
kişi özgürlüğün tadını bilir.
KURMACA;
Ramazan
bayramının son günü çarşılar memleket ziyaretinden dönenlerle dolmuş taşmış,
alışveriş, yeme içme dur durak bilmeden devam ediyordu. Elinde adisyon koçanı “Beyler
hoş geldiniz. Ne vereyim?” diye sordu garson. Masadaki sessizliği “Sen bize az
kuru ver,” diyerek bozan adam arkadaşının omuzuna “Mahmut, hafta sonları
seninle az kuru pilav yemedik burada,” deyip hafif bir yumruk kondurdu. Mahmut
adam yaralamaktan hapse girmiş iyi halden cezasının bitimine üç yıl kala şartlı
salıverilmişti. Arkadaşının yumruğu Mahmut’u havaya sokmaya yetmemiş “Habib,
Cengiz’in kardeşi sanayide oto elektrik işine devam ediyor mu?” diye sormasıyla
Habib’in suratı ekşimişti. Mahmut ve abisi sanayide kaportacılık yapıyordu.
Cengiz Mahmut’un abisinden aldığı borcu ödemeyince aralarında husumet başlamış,
dal budak veren konu bir tartışma esnasında Cengiz’in Mahmut’un abisini
vurmasına kadar büyümüştü. Mahmut silah seslerini duyunca çay ocağından dükkâna
koştuysa da yetişememiş, kasadaki silahı kaptığı gibi Cengiz’in peşine düşüp
kurşun yağdırmıştı. Ancak yaralanan Cengiz adam öldürmekten hapse girip canını
kurtarmayı başarmış, Mahmut kasıtlı yaralamadan ceza almıştı. Kurular
yanlarında iki baş soğanla servis edildi. Habib sepetten aldığı dilim ekmeği
fasulye tabağına banarken “İşe devam ediyor da arkadaşım, bırak şimdi Cengiz’i,
kardeşini. Adam hapiste cezasını çekiyor. Sende yeni çıktın. Anneni babanı bayramda
görmek de nasip oldu. Şükret!” deyip dilimi ağzına tıktı. Habib Mahmut’un abisi
Tarık’la askerde tanışmış, arkadaşlıkları tezkere sonrası tamirhanede devam
etmişti. Mahmut fasulyeden bir kaşık aldı. Tadını beğenmeyip “Habib abi buranın
fasulyesi bozulmuş. Kalkalım!” diyerek kaşığı tabağın kenarına bıraktı. Hesap
ödemek için kasaya geldiklerinde “Kuruları bitirmeden kalktınız beyler. Durun
söylemeyin tat bozuktu değil mi? Yardımcım habersiz lokantayı bıraktı. Tek kişi
bu kadar oldu,” diyen aşçı hesabı almadı. “Bugün benden olsun.”
Akşam
vakti ziyaretler bitmiş caddeler boşalırken, yakınlarının bayramlarını görüş
gününde kutlayanların içi buruk kalmıştı. “Cengiz abini iyi gördüm. Sence
nasıldı Cihan?” diye soran ihtiyar kadın cevap alamayınca dirseklerini
dizlerine dayayıp başını iki eli arasına alarak oturan oğlunun “Cengiz Tarık’ın
çıktığını söylemese haberimiz olmayacak. Oğlum sen bir süre sanayideki dükkâna
gitme. Köye geç,” diyerek yanına geldi. Başını kaldırıp annesine “Anne abim
sana söylemedi ama dışarıda birini tutmuş. Yarın dükkânı aç dedi. Tarık için
bir sürprizi varmış,” deyip baktı. Kadın sürprizi anlayınca gözleri kızardı. “Oğlum
senin abin man kafa. Katil olup hapse düştü, hala kan peşinde koşuyor,” derken
fenalaşıp koltuğa yığıldı. Cihan abisi Cengiz’in hapse girmesiyle kalp krizi
geçirip ölen babasını hatırladı. Ambulansı arayıp haber verdi. “Anne lütfen
beni bırakma. Abim man kafa ama ben ölürsem tek başına ne yaparsın hiç düşünmez
misin’” deyip gözyaşlarını tutamadı.
Kapı
eşiğinde biriken gazeteleri ayağıyla iteleyen Habib cebinde zor bulduğu
anahtarla kapıyı açtı. “Geç bakalım Tarık,” diyerek arkadaşını eve buyur etti.
Tarık sırt çantasını çıkarıp “Mutfak nerede?” diye sordu. Habib eliyle sağ
kapıyı gösterdi. Mutfağa dalan Tarık biftekleri poşetten çıkartıp hızlıca sağa
sola göz gezdirdi. Salça, sarımsak, ayçiçek yağını bir kap içinde eline geçen
baharatlarla karıştırıp sos hazırladı. Habib ağzı açık iki yumurta bile
kıramayan Tarık’ı şaşkınlıkla seyrediyordu. Isınan tavada biftekler göbek
atarken bir yandan Tarık üzerlerinde sos gezdiriyordu. Keyifle yenen akşam
yemeği sonrası “Habib abi fasulyen varsa ıslayalım yarın kuruyu bir de benim
elimden ye bakalım,” diyen Tarık Habib’in hayretini arttırdı. Çaylar içilirken “Kaportacı
sana ne oldu da aşçı oldun,” diye şakayla sordu. “Hapishanede açılan yemek
kursuna gittim. Ondan sonra koğuştaki yemekleri hep ben yaptım,” diyerek
gülümseyen gencin yüzü asıldı. Canı sıkıldı. Pencereyi açıp bir sigara yaktı. “Abimi
kaybettim. Katili yaşıyor. Buda yetmezmiş gibi yokluğumuzda dükkânla sende
ilgilenmemişsin. Ekmek teknemizde harap olmuş. Elde yok avuçta yok,” diyerek
derin derin çekip kuvvetlice üfledi. Habib “tek kalınca beni tehdit ettiler.
Sanayiden çıkmak zorunda kaldım,” deyip kafa dağıtmak için eşikte kalan
gazeteleri aldı. İlginç bir haber bulana kadar sayfaları hızlı hızlı çevirirken
“Rize’deki Laz Ralli Tahta Araba Yarışları’ nefesleri kesmiş. Gün boyu süren
yarışlarda dereceye girenlere ödül olarak kupa ve saman balyası verilmiş,”
deyip durdu. Gazeteyi Tarık’a uzattı. Habib’in ne yapmak istediğini anlayan
genç sigarasını atarak “İbrahim Tatlıses ‘Urfa'da Oxford vardı da biz mi
gitmedik?’ demişti hani, Rizelilerde yarış için Formula1’e gerek olmadığını
göstermişler,” deyip adamı rahatlattı. “Eldeki imkânları değerlendirmeli.”
Telefonun
alarmı odayı inletiyor, uykusu ağır olan adam kendine zor gelmişti. “Tarık
günaydın,” diye seslenerek odaları gezdi. Ancak evde kendisinden başka kimse
yoktu. “Eyvahlar olsun,” diyebildi. Apar topar üzerine bir şeyler geçirip evden
çıkıyordu ki cebi titreşti. Gelen mesajı hızlıca okudu. Tarık sanayinin hemen
dışındaki çay ocağında kendisini beklediğini yazmıştı.
Trafik
haftanın ilk günü sıkışmış, bayramda boşalan şehrin caddelerinden eser yoktu. Camdan
genci gördüğünde aceleyle “Dur dur,” diyerek yavaşlayan dolmuştan durmasını
beklemeden atladı. “Tarık Tarık,” diye seslendi. Nefes nefese kalmış, çektiği
tabureye oturmasıyla soluklandı. Gözleri kemerin üzerinden gözüken silah
kabzasına takıldı. Olacakları tahmin etmede zorlanmadı. “Lokantanın camına
baksana Habib abi,” diyen Tarık’ın gösterdiği yere kafasını çevirdi. Camda ‘aşçı
yardımcısı aranıyor’ ilanı asılıydı.
SIRA
SENDE;
Habib
kendine gelip iki çay söyledi. “…” diyerek…
Varoluşun
tekrarı yok. Tekrarsız olana hazır olmak için ALINTIDAN esinlenerek kurmacaya kaldığı yerden devam et!
Yorumlar
Yorum Gönder