Çerkezköy’ün yağmurla imtihanı

ALINTI;  

Ne yapacağına önceden karar verirsen, ‘anda’, kendiliğinden hareket etmek için yeterince bilinçli olduğunu düşünmüyorsun demektir. Bugün karar veriyorum ve yarın hareket ediyorum. Yarın her şey yeni ve karar eski olacak. Eğer yarınki "bana" inanmıyorsam, bugünkü "bana" nasıl güvenebilirim?



KURMACA; 

Tekirdağ Çerkezköy

Hava sıcaklığı mevsim normallerinin altında seyrediyordu. Çerkezköy’de güneşli günler kısa sürmüş hava kapalıydı. Fevzipaşa mahalle sakinlerinin de yüzü gülmüyor soğuk algınlığından dertli iş, okul koşuşturmacası devam ediyordu. İmar sitesinde kimi komşular arasında altın günleri sürüyor; kek, pasta, çay, sohbetleri süslüyordu. “Fahriye geçen gün haber sitesinde okudum ‘Artvin'de vatandaşlar turist çekmek için evlerini rengârenk boyamışlar’  aklıma hemen eşin geldi,” diyen kırklı yaşlarının sonlarında evde kalmış Fitnat çayından bir yudum almıştı ki liseden sonra okumayıp manken olma sevdasına tutulan ergen sivilceleri henüz geçmemiş Yeliz lafı “Mehmet abimiz üniversitede güzel sanatlarda araştırma görevlisi değil miydi? O neden evlerimizi boyamıyor,” deyip kapacak olduysa da Fitnat Yeliz’i elinden tutup “Bir dakika canım sen biraz soluklan. Macarların bağımsızlık kahramanı Ferenc Rakoczi'nin Osmanlı İmparatorluğu'na sığındığı dönemde kaldığı 17. yüzyıl Türk evini kim biliyor ki? Mehmet portakal elma çizeceğine o evi güzel güzel boyasa fena mı olur!” diyerek on yıldır kavgasız gürültüsüz mutlu bir evliliği olan ev sahibesi Fahriyeyi gizli kıskançlığıyla iğneledi. Fahriye sohbeti yaptığı ustaca manevralarla önce dizilere arkasından da evlilik programlarına getirerek kontrolü altına aldı. Yenildi içildi. Misafirler kalkmadan önce bir sonra ki günün kimde yapılacağını kurayla belirleyip gram altınları Fahriyeye teslim edip dağıldılar.

Meteoroloji genel müdürlüğünün yağış uyarısı Çerkezköy esnafının, kahvehanelerinin, toplu taşıma araçlarının radyolarından yayılıyor, duyanlar duymayanlara söylüyordu. Daha önce evlerini iş yerlerini su basmış olanlar alel acele önlem almaya çalışıyor belediye araçlarını hazırlıyordu. Mehmet fakültede geçirdiği yorucu günü arkasında bırakmış evinin huzurlu atmosferine girmek üzereydi. Eşinden gelen alışveriş listesini tamamlayıp tamamlamadığını gözden geçirmeyi ihmal etmedi. Çalan kapıyı açan Fahriye altın gününün yorgunluğu üzerinde “Hoş geldin aşkım,” deyip poşetleri aldı. Mutfağa geçen eşinin peşinden giden Mehmet “Fahriye arabadan nefret ettim. Bozulan otomatik kilidi, pencereleri tamir ettirene kadar ustanın başında bekledim. Öyle yaptı olmadı böyle yaptı olmadı. Sonunda oldu ama Allah bilir nasıl oldu,” deyip eşinin beline sarıldı. On yıllık evlikleri ilk günkü sıcaklığını koruyordu. Mehmet aldıklarını yerleştirmesinde Fahriyeye yardımcı olurken bir yandan Çoruh Üniversitesi öğretim görevlisi öncülüğünde boyanan Artvin evlerinden bahsetti. Çocukları olmamıştı. Birbirlerine ayırdıkları geniş zamanda gün içinde yaşadıklarını anlatıyor en ince ayrıntılara kadar girebiliyorlardı. Fahriye Fitnat’ın rahatsız edici ev boyama konusunu dile getirdi. “Tesadüfün bu kadarı… Öğlen yemeğinde de bizim dekan benzer şeyleri evirdi çevirdi. Gözler üstümdeydi. Baskıya dayanamadım. Yarın Artvin’e gidip evleri yerinde inceleyeceğim deyip kendime bir program yaptım. Anlayacağın aşkım sana bana Artvin yolu gözüktü,” diyen Mehmet eşinin verdiği tabakları masaya koydu. Keyifle yenen akşam yemeği sonrası yolculuk hazırlığı yapıldı. “Mesafe uzun kaptan, sabah erken kalkmalı,” diyen Fahriye eşini salonda bırakıp yatak odasına geçti.

Gri bulutlar gökyüzünü kaplamış etraf alaca karanlıktı. Alarmın çalmasıyla uyanan çift programlarına sadık kalıp harekete geçtiler. Yolculuk güzel bir kahvaltıyla başlıyordu. Keyifle kahvaltı yaparlarken aniden yağmur başladı. Çerkezköy’ün kaldırım kenarlarından ince ince akan su genişleyerek kalınlaşıyordu. İmar sitesinde yağmura hazırlıksız yakalananları gülümseyerek izleyen Mehmet’e kızan Fahriye “Mehmet gülme komşuna gelir başına demişler,” derken radyodan trafiğin tıkandığı yerlerin bilgisi geliyordu. Sitelerinde alt katta oturan komşuları başta kapıcıları yağmur sularının evlerine girmesini taşıdıkları kum çuvallarıyla engellemeye çalışıyorlardı. Fahriye yarım ağızla “Bugün Artvin’e gitmesek,” diyecek olduysa da Mehmet verdiği karardan dönmeyeceğini bastıra bastıra söyledi. Site çukurdaydı. Akan sular otoparkta birikmeye başladı. Yağmur her geçen dakika daha da hızlanıyordu.

VE SIRA SENDE; Mehmet son kez eşyalarda eksik olup olmadığına baktı. Sırt çantasını omzuna aldı. “Fahriye hadisene geç olmadan yola çıkalım artık,” deyip kapıyı açtı. Kadın kapıda bekleyen eşine sarılıp “…” diyerek…

Varoluşun tekrarı yok. Tekrarsız olana hazır olmak için kurmacaya, ALINTIDAN esinlenerek devam eder misin?

Yorumlar